10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

 
                   Günümüzde ‘push back’ olarak adlandırılan göçmenlerin geri itilmesi sorunu,  başta Ülkelerindeki iç karışıklıklardan ötürü mağdur olan Suriyeli mülteciler olmak üzere tüm insanlığı çok ağır hak ihlalleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Öyle ki, ülkelerindeki iç savaştan kaçıp komşu ülkelere sığınmak isteyen mülteciler, bazı Avrupa ülkeleri tarafından sınır güvenliğini korumak iddiasıyla -daha doğrusu- bu haklarını kötüye kullanıp bunu bahane ederek, mültecileri hukuka aykırı bir şekilde ve zorla geri göndermektedirler. Göçmen ve mülteci haklarını savunan Almanya merkezli PRO ASYL derneğinin hazırladığı raporlara göre, Türkiye ve Yunanistan arasındaki düzensiz geçişler sırasında mültecilerin yaşam hakları hiçe sayılmakta ve büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Yunanistan’a ulaşan, hatta Yunanistan’da iltica başvurusunda bulunmuş ve kayıt altına alınmış birçok kişi, kolluk kuvvetleri tarafından Türkiye’ye geri gönderilmek istenmiştir. Hal böyle olmakla birlikte sadece Yunanistan değil, Macaristan da geçtiğimiz günlerde Suriyeli, Iraklı, Pakistanlı ve daha birçok ülkeden gelen mültecilerin Budapeşte’den Avusturya ve Almanya’ya giden trene binmelerine izin vermemiştir. Bu durum Avrupa ülkeleri arasında gitgide yaygınlaşmakta olup, AB kapısında bekleyen iltica talebi sayısı 600 bine ulaşmış durumdadır. Oysa her hukuk devletinde olduğu gibi Yunanistan ve diğer AB ülkelerinde de geri atma ve geri itme eylemleri insanlık suçu oluşturmaktadır.
 

               Başta 1951 Cenevre Sözleşmesi, AB Temel Haklar Şartı madde 19, AİHS madde 3 uyarınca usulsüz sınır dışı işlemleri yasaklanmış olmasına karşın son günlerde pek çok hak ihlali ile karşı karşıya kalmaktayız. Avrupa kurumlarının, insanlıkları ve yasal hakları göz ardı edilen mültecilere karşı bu derece ilgisiz ve tepkisiz davranmasını anlamak mümkün olmadığı gibi hukukun esas olduğu, kuralların uygulandığı ve ilkelerin korunduğu ülkelerde, bu rezaletlere müsamahalı davranılması bireyin Yaşam hakkı ihlalini oluşturmaktadır. Hiçbir kayıt olmadığı için bugüne kadar kaç mültecinin başta Yunanistan olmak üzere pek çok Avrupa Ülkesinin yüzünden açık denizde can çekişerek öldüğünü bilememek ve bu ülkelerde  suçluların yargı önüne hala çıkarılmamış  oluşları insanlığın ortak bir ayıbıdır.Bu konuda gerekli tedbirlerin derhal alınması, Uluslararası toplumun ve Avrupa kamuoyunun daha duyarlı olması ve AB üyesi ülkelerin sınırlarından önce, insan hayatını önemsemesi ve Uluslararası hukuka uygun hareket etmesi gerekmektedir.

 

              Gerek Ulusumuz gerekse de dünya üzerinde yaşayan Uluslar zor zamanlar geçirmekte ve insanlık, özgürlük,adalet düşmanı teröristlere karşı ,başta Mehmetçik olmak üzere topyekün amansız bir mücadele vermektedirler. Tüm insanlık için artık sınırların kalkmasının , bir ve birlikte olunmasının zamanı gelmiştir. Bunun için de hukuk sistemlerinin gelişmesi ve insanlığa adil ve hukuka dayalı bir yapı sunulması gerekmektedir. Hukuk ile hakikat birbirinden uzaklaştığında, Anayasa hayaldir; ne zaman ki birbirlerine denk düşerler, işte o zaman da Anayasa gerçektir.  Temennimiz Ulusumuzun adil ,eşitlikçi, özgürlükçü , gerçek bir Anayasa`ya kavuşturulmasıdır. Saygılarımızla. 10/12/2015

Kırklareli Barosu İnsan Hakları Komisyonu
Av.Mehmet Cem KENĞER