08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle 07.03.2018 tarihinde Kırklareli Adliyesinde ve 08.03.2018 tarihinde Lüleburgaz Adliyesinde Kadın Hukuku Komisyonu, Kadın Hukuku Komisyonu Üyeleri ve çok sayıda meslektaşımızın katılımı ile Basın Açıklaması yapılmıştır.
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
BASIN AÇIKLAMASI
8 Mart; Dünya Kadınlarının taleplerini
birlikte daha gür haykırdıkları, kendilerini toplumda eşit bir birey olarak yok
sayan çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden
sistem ve zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği gündür.
Kadına yönelik ayrımcılığı, dünyada
sömürünün, şiddetin, eşitsizliğin, yoksulluğun artmasına neden olan sistemden
ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle temel olarak bu sistemin değişmesi
sağlanmadan kadın sorunlarına çözüm bulmak mümkün olmayacaktır. Cinsiyet
ayrımının ortadan kaldırılmasıyla özgür, eşit bir birey ve toplum oluşumu
sağlanabilir.
Ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı;
aile içinde başlayarak, toplumun her alanında var olmaya devam etmektedir.
Tarihsel, kültürel ve dinsel bir takım gerekçeler üretilerek kadınlar
eğitimden, iş hayatından ve toplum yaşantısından uzaklaştırılmaktadır.
Ülkemizde nüfusumuzun yarısını teşkil eden
kadınlarımız; yaşamın her alanında varken; karar alma organlarında, istihdamda,
eğitimde politikada aynı oranda temsil edilememektedir. Bunun yanında kadına ve
çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar sistematik bir şekilde artmaktadır.
Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarın artmasını, görünürlüğün ve
farkındalığın artmasıyla açıklanmasını kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet
ve istismarın artmasında kadına yönelik politikalarda sistemli bir geriye
gidişin etkisi büyüktür. Eğitim müfredatı ile toplumsal cinsiyet rollerindeki
eşitsizlikler pekiştirilmekte, dini referanslar dikkate alınarak kanuni düzenlemeler
yapılmakta, kesintisiz zorunlu eğitim süresi kısaltılmakta, kadına yönelik
şiddet haberlerinde medyada eril dil kullanılmakta, kadının asıl görevinin
annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratılarak kadının sosyal yaşamda yer
alması kısıtlanmaktadır. Kamusal alanların kadınlar için güvenilir hale
getirilmesi sağlanacağı yerde kamu hizmetleri toplumsal cinsiyet ayırımına yol
açacak şekilde verilmekte, failin fiili tartışılacağı yerde kadının şiddete
uğramasına bulunduğu yer, zaman ve giyiniş biçimleri mazeret olarak
kullanılmaktadır.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi,
toplumsal cinsiyet eşitsizliği problemi; ekonomik ve toplumsal hayatın eşitlik
ilkesi kapsamında düzenlenmesiyle mümkündür. Kadınları toplumsal hayat dışına
itmeye çalışan, cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan
vazgeçilmelidir.
Laik eğitim sistemi her türlü toplumsal
cinsiyet eşitsizliğin kaldırılması için bir zorunluluktur. Yine 12 yıl
kesintisiz zorunlu eğitim kız çocuklarının birey olmasını sağlayacak önemli bir
olgudur. Politik dil kullanımının ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığınca
yapılmakta olan kadına yönelik cinsel tanımlamaların mevcut yasalarla çelişkili
olmaması sağlanmalıdır. Aile kavramı kullanılarak; kadına yönelik şiddette ve
aile mahkemesinin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve
uzlaştırma yöntemleri kabul edilmemelidir. Kadına sadece ailenin bir parçası
gören politik, kültürel anlayış değiştirilerek, kadının eşit ve özgür birey
olduğu kabul edilmelidir.
Bizler; Kırklareli Barosu olarak; Türkiye
Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) üyesi olarak; kadınlarımızın
cumhuriyet devrimleri kazanımlarından ödün vermeyeceğimizi; kadına karşı her
türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının birey olarak var olduğu,
özgürlüklerinin kısıtlanmadığı, şiddettin ve istismarın önlendiği, barışın
sağlandığı bir Türkiye ve dünya istediğimizi bir kez daha kamuoyuyla
paylaşıyoruz.
KIRKLARELİ BARO BAŞKANLIĞI
KADIN HUKUKU KOMİSYONU